Bu tabloyu ilk kez 1881 yılında RİCHARD VON VOLKMANN tarif etmiştir.
Akut kompartman
sendromlarında yüksek intersitisiyel basınç
kapiller perfüzyonu engelleyerek,
tedavi edilmezse kas ve sinir hasarı ile son bulan gelişmelere yol açar.
Kaslar genellikle 4 saati aşan bu tür
iskemilere nekroz ve takiben fibrozis ile cevap verirler. Ekstremitede ileri
derecede ödem meydana gelip de akut kompartman sendromu geliştiğinde, tedavi
edilmezse bile bir süre sonra ödemler geriler ancak ne yazık ki geride kas
nekrozu ve fibrozise bağlı kontraktür kalır. Önlenmesinde ulnar ve median sinir
dekompresyonu, brakiyal arter ekspılorasyonu, fasiyotomiler yararlıdır.
Akut kompartman
sendromundan en çok etkilenen kaslar m.fileksör pollisis longus ve m. fileksor digitorum purofundus, yani derinde
yerleşmiş olan yapılardır. Çünkü intrakompartmantal basıncın en fazla
yükseldiği yer de bu derin kompartmandır.
Üç tip
VİK tablosu vardır ve bu sınıflandırma, SEDDON-TSUGE sınıflandırması olarak
bilinir:
1.
Hafif vakalar: Duyu kaybı yoktur, sadece derin fileksor kaslar etkilenmiştir, sadece
bir iki parmakta tutulum olur.
2. Orta şiddetteki vakalar:
Kılasik tip bu sınıfa girer. Genellikle suprakondiler humerus kırıklarının bir
komplikasyonudur. Kılasik VIK bir “intrinsik minus” deformitesidir. Yani
parmaklarda metakarpofalangeal eklemden hiperekstansiyon ve buna karşılık
interfalangeal eklemlerde fileksiyon vardır. "Intrinsik plus" deformitesine ise
intrinsik kas kontraktürlerinde rastlanır.
3. Ağır vakalar: Ekstensor kaslarda
bile kontraktür vardır. Genellikle bırakiyal arter yaralanmasını takip eder.
Özellikle
6 aydan daha eski olmayan vakalarda
fibrozise giderek kısalmış kasların origoları kesilerek kas kaydırma
ameliyatı kontraktürlerin çözülmesinde yararlıdır. Geç vakalarda
serbest ve fonksiyonel kas nakilleri kaçınılmazdır.
VİK
tedavisi amacıyla kola innerve kas nakli yapılacağında en önemli nokta parmakların fileksiyonu ve başparmağın
fileksiyonu için ayrı ayrı kas nakli yapmaktır.