YAĞ  DAĞILIMI




Vücutta yağ dağılımına etki eden faktörler 3 tanedir:


1. Genetik faktörler,


2.Çevresel faktörler ( sıpor yapma ve beslenme biçimi ), 3. Yaşlanmak.


Yağlar, emilirler, okside olurlar, lipogeneze uğrarlar, lipolize uğrarlar. Tabiatta enerjinin en konsantre biçimi serbest yağ asitleridir. Serbest yağ asitleri gerekli hallerde depolanır veya serbestleştirilir. Bu işleri adipositler yapar. Serbest yağ asitlerinin depo şekline tirigliserid denir. Kanda dolaşan serbest yağ asitleri ise albumine bağlı bulunurlar. Tirigliseridler,  serbest yağ asitlerinin depo formu olarak gerektiğinde lipopurotein lipaz enzimi yardımı ile serbest yağ asitleri ve  gıliserollere yıkılırlar. Lipopurotein lipaz enzimi adipoz dokudaki damarların endotel hücrelerinde yerleşiktir. Serbest yağ asitlerinden tirigliserid yapılmasına ise esterifikasyon denir. İki molekül serbest yağ asidi ve bir molekül alfa giliserol birleşince tirigliseridler oluşur. Bu gıliserol ise gulukoz kaynaklıdır. Bu  mekanizmalar üzerine en çok etkili iki gurup endojen madde vardır: katekolaminler ve insülin. Katekolaminler yıkıcı, insülin ise yağ inşa edici rol oynar.


Adiposit gelişimi gebeliğin 3.ayında başlar. Puberteye kadar sürer. Bu çağdan sonra yeni adiposit oluşumu beklenmez ancak hücre hacmi değişebilir.


Yağ dokusu büyükten küçüğe doğru çeşitli adlarla tarif edilebilir: yağ dokusu kompartmanı, yağ dokusu alanı, yağ dokusu incisi, yağ dokusu lobülü, yağ  dokusu hücresi.


Yağ dokusunun fonksiyonları şöyle özetlenebilir:


1. Enerji depolamak,


2. Isı yalıtımı yapmak,


3. Darbelere karşı,  kuvvetin iç ortama doğrudan yansımasını önlemek,


4.Cinsel özelliklerin kazanılmasına katkıda bulunmak.


Normal koşullarda yağ dokusu içindeki kan akımı 100 gıram doku başına  dakikada 2-14 ml   kadar iken bu miktar vazokonstriktör etkilerle 1 ml’nin altına düşer. Ancak vazodilatör ilaçlarla bu miktar 20 ml’nin üzerine çıkabilir.