NEDEN PLASTİK DEĞİL DE PİLASTİK



Pilastik diye yazmalıyız, çünkü o pılastik değil. Polastik değil. Pelastik değil. Palastik değil. Pilastik işte. Türkçe Japonca’dan farklı olarak hece temelli bir dil değil. Harfler tek tek yazılabiliyor ve ses olmayan harfler de var. Sesli olmayan harfler ancak yanlarına bir ses alarak işitilebilir hale geliyorlar. Orjinalinin plastic olması ve bizim de onun sadece son harfini c’den k’ya dönüştürerek yazmamız onu Türkçe yapmaya yetmez. Aynı hatayı aslında gıreft kelimesinde de yapmışız. Filep  sözcüğünde de yapıyoruz. Flap’miş, flep diye yazıyorlar. Graft’miş, greft diye yazıyorlar. İyi de neden filep değil, neden gıreft değil? Kim karar vermiş buna? Böyle bir karar bile alınmış değil. Anneme okuma yazmayı ben öğrettim. Yazmayı 70’mişli yaşlarında hiç denemiyor olsa da okumayı deniyor. Okuyup okuyamadığını sınıyor. Ben O’na greft, flep, plastik diye yazılmış kelimeler gösterdiğimde ve  o  da okuyamadığında benim içim eziliyor. Ya sizlerin okuma yazmayı yeni söken çocuklarınızla beraber yolda gezinirken “showroom”  diye yazılı bir tabelayı şovrum diye okuyamayıp “sıhovroom  ne demek baba-anne?” diye soran çocuklarınıza verdiğiniz cevaplara dair kaygılarınız var mı? Olmalı. Eğer bu kaygımız olmazsa bizim herhangi bir şey olmak ihtimalimiz yok ve olmayacak.